Sevgi ve İnsanlık Üzerine Kısa Bir Hikaye

Sevgi ve öfke arasındaki ilişkiyi anlatan etkileyici bir hikaye. Öfke kalpler arasındaki mesafeyi nasıl da açıyor...

Sevgi ve kalpler

Sevginin Sabotajcısı Öfke

Öfke ne çok hayatımızın içinde. Sanki azarlamak hakkımız, sanki başka bir yol yok. Maalesef öfke bazen çığırından çıkıp şiddet boyutuna ulaşabiliyor. Kol ısırmak, kulak kesmekle biten iş yeri kavgaları olduğunu biliyoruz. Kim derdini bu yolla anlatabilmiş, kim karşısındakini şiddetle ikna edebilmiş ki? Gerçek güç öfkemizi karşımızdakine pervasızca boca etmek değil, onu kontrol altında tutabilmek değil midir?

Aristo’nun “Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir” sözü ne kadar anlamlıdır. Öfke adeta sevginin sabotajcısı olarak kol geziyor hayatlarımızda.

Hayatın İçinden Bir Sevgi Hikayesi

Kimden duydum, nerede okudum hatırlamıyorum, ama güzel bir sevgi hikayesi düştü aklıma:

Hintli bir bilge öğrencileriyle Ganj Nehri kıyılarında dolaşırken, birbirleriyle öfkeyle bağıra çağıra konuşan bir aileye görmüşler. Bilge, öğrencilerine “Sizce insanlar neden bu aile gibi birbirleriyle öfkeyle, bağıra çağıra konuşurlar” diye sormuş.

Bir öğrencisi “Çünkü sakinliğimizi kaybederiz” demiş. Bunun üzerine bilge “İyi de öfkelendiğimiz insan yanımızda. Ona söyleyeceklerimizi daha kısık bir ses tonu ile iletemez miyiz” diye sormuş. Ancak bu soruya cevap veren olmamış. Bunun üzerine bilge devam etmiş:

İki insan birbirine öfkelendiğinde kalpleri birbirinden uzaklaşır. Uzak mesafeden birbirlerine seslerini duyurabilmek için bağırmak durumunda kalırlar. Öfkeyle açılan kalplerin mesafesi ne kadar uzunsa, o uzun mesafeden seslerini birbirlerine duyurabilmek için o kadar çok bağırmak durumunda kalırlar.”

Bunun üzerine bir öğrencisi “Peki ya iki insan birbirini severse ne olur” diye sormuş.

“Birbirlerine bağırmazlar, sakince konuşup anlaşabilirler. Çünkü kalpleri arasında mesafe yoktur, iki kalp birbirine yakınlaşmıştır.” Bu cevapla pek tatmin olmamış görünen öğrencisi ısrarla devam etmiş sorusuna “Peki ya iki insan birbirini daha fazla severse ne olur?”

“Bu durumda kalpler birbirine iyice yakınlaştığı için pek konuşmazlar, artık sadece fısıldaşırlar. Hatta konuşmalarına gerek bile kalmaz, birbirlerine bakmaları yeterli olur. İşte birbirini gerçekten seven iki insanın yakınlığı böyle olur.”

Biraz soluklanan bilge sözlerine şöyle devam etmiş “Tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak ifadelerden kaçının. Yoksa bu mesafe öyle bir açılır ki, birbirinize yakınlaşma imkanı dahi bulamazsınız.”