Yaş ayrımcılığı bir an önce sonlanmalı. Kurum içinde yetenek kazanımı ve yönetimi ile ilgili tüm süreçler de ülkemizin yaşlanan nüfusu göz önüne alınarak düzenlenmeli.
Bitmeyen Yaş Ayrımcılığı
Bu zamana kadar yaşlı bulunup işe alınmayan nitelikli insanlar heba olup gitti. “Yaş iş performansı üzerinde etkili mi” diye sorgulamadan kıyım kıyım kıyıldı nitelikli iş gücüne. Ancak artık kabak gibi ortada duran TÜİK verileri bize, ülkemizin nüfusunun yaşlandığını gösteriyor.
20 Mart 2024 tarihli marketingturkiye.com.tr sitesinin haberiyle bakalım konuya.
Birleşmiş Milletler kriterleri yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranının yüzde 10’u geçmesi hâlinde, “çok yaşlı nüfuslu ülke” tanımlaması yapılıyor.
Çok Yaşlı Nüfuslu Ülke
TÜİK verilerine göre Türkiye’nin nüfusu 85 milyonun biraz üzerinde. 65 yaş ve üzerinde olan yaşlı bireylerin sayısı ise 8 milyon 722 bin 806 ile yüzde 10,2 olarak verilere yansıyor. Böylece Cumhuriyet tarihimizde ilk kez “çok yaşlı nüfuslu ülke” olarak tanımlanmış oluyoruz.
Yaşlı nüfusun artması, bir yandan toplumun yaşlandığını ve sosyal politikaların buna göre yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Diğer yandan ise, sağlık sistemi ve yaşlılara yönelik hizmetlere olan ihtiyacın da artacağını işaret ediyor.
Türkiye’de yaşlı nüfusun artmasının temel sebepleri olarak, doğum oranlarının düşmesi, ortalama yaşam süresinin uzaması ve göçler gösteriliyor.
Sonuç olarak; Türkiye’de yaşlı nüfusun artması, hem sosyal politikalar hem de sağlık sistemi açısından önemli bir değişimin habercisi. Bu değişime ayak uydurmak ve gerekli önlemleri almak için şimdiden çalışmalara başlamak gerekiyor.
Sitenin bu haberine ilave olarak kurumsal hayatta da yeni düzenlemelerin gelmesi gerektiğini ilave etmeliyiz. Yetenek kazanımı ve yönetimi ile ilgili tüm süreçler bu bilgi de göz önüne alarak ele alınmalı.