Liderliğin Görmezden Gelinen Karanlıkları - I

Konuğum Çağlayan Bakaçhan. Röportaj için ben kapısını çaldım, o da kabul etti ve ‘Liderliğin Karanlık Tarafı’nı konuşalım diye önerdi. Belki şu anda bu satırları okuyan bir çoğunuz gibi benim de ‘Nasıl yani’ ‘Tam olarak ne kast ediliyor’ gibi sorular üşüştü zihnime. Liderliğin karanlık tarafı olur mu ki? Liderlik, iyidir, yücedir, olmaya çalışılan bir mertebedir. Şimdiye kadar denk geldiğim kitap, makale, eğitim ve seminerleri taradı zihnim; ‘Etkin Liderlik’ ‘Güçlü Liderlerin Özellikleri’ ‘İyi Bir Liderin Yol Haritası’ minvalinde liderliğe methiyeler düzen veya liderliğe özendiren başlıklar. Liderliğin karanlık tarafı da ne? Bakaçhan anlattıklarıyla liderlikle ilgili zihnimizde oluşan tüm sınırlandırıcı inançları sorgulatıyor, tabiri caizse ‘Aaaa kral çıplak’ dedirtiyor. Bize panoramik bir görüş sağlayıp adeta ‘Şimdiye kadar hangi açıdan baktığınızın farkında mısınız’ diye soruyor. Cesaretle bu konuda girilmemiş sulara girip yüzüyor ve bizi liderliğin pek dokunulmamış kıyılarına götürüyor. Aslında sadece liderliği değil, anlattıklarıyla hepimize kendimizi sorgulatıyor. O halde haydi hemen başlayın okumaya.

Çağlayan Bakaçhan

- Hoş geldiniz Çağlayan Bey.

Hoş bulduk.

- ‘Liderliğin karanlık tarafı’ nedir açar mısınız?

Aslında olumsuz kişilik özelliklerinden bahsediyorum.

- Olumsuz kişilik özellikleri nelerdir?

Narsisizm, psikopati ve Makyevelizm. Yan yana yazdığımızda bile tüyleri diken diken eden şeyler. Bunlar liderliğin karanlık tarafını temsil ediyor. Nasıl bu temsiliyete sahip oluyoruz? İlk defa narsisizm, psikopati ve Makyevelizm’in liderlerde de olabileceğini ortaya koyan araştırmalar yapıldıktan sonra yüksek korelasyonda biz de bu tarafı düşünmeye başlıyoruz tabii. Bunlar negatif yönler ve özellikleri itibarıyla bir kesişim kümesi gibi hareket ediyorlar. Yani narsisizmin, psikopatinin ve Makyevelizm’in ortak özellikleri var ve bunlar da bizi hakikaten iş yerinde ve sosyal hayatımızda oldukça zorlu sınavlara tabi tutan kişilik özellikleri. Aslında Makyevelizm bir kişilik özelliği, narsisizm ve psikopati biraz psikologların ilgi alanına giren kişilik bozukluğu.

- Liderliğin bahsettiğiniz karanlık tarafı sadece tepe yöneticiler için mi risk oluşturuyor? Yoksa başlangıç seviyesi veya takım lideri, şef gibi orta kademe lider pozisyonları için de risk mi?

Aslında şöyle; bu tüm bireyler için geçerli. Toplumda bu kişilik özellikleri veya kişilik bozuklukları ne kadar varsa biz iş hayatında da o kadar olmasını bekleriz. Liderliğin karanlık tarafının pozisyonla ve unvanla çok ilgisi yok. Dediğim gibi bunlar kişilik özelliği ve kişilik bozukluğu. Toplumun her kesiminde ve her alanda karşılaşma ihtimalimiz var. Araştırmalardan örnek vereyim; 2005 yılında tepe yöneticileri ve daha alt gruptaki kişilere yapılan bir çalışmada (tabii bunlar karanlık üçlü ölçeği, Makyevelizm ölçeği, narsisizm ölçeği gibi ölçeklerle yapılıyor) iki grup arasında 20 kata yakın fark olduğu ortaya çıkıyor. Şunu demeye çalışıyorum giriş pozisyonlarında bir birim varsa, üst pozisyonlarda yirmi birim var. Burada da tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkıyor noktasına geliyoruz biraz. Yani insanlar bu kişilik özelliklerine yukarıya çıktıkça mı sahip oluyorlar, yoksa bu kişilik özelliğine sahip olan bireyler biraz daha mı hızlı yükseliyor. Bu bir ikilem. Biz araştırmalar sonucunda şunu da biliyoruz; bu kişilik özelliklerine sahip kişiler herkesten daha fazla üst pozisyonları istiyorlar. Neden? Çünkü narsisizmin, psikopatinin ve Makyevelizm’in beslendiği alanlar güç alanları. Güç gösterilerinin yapıldığı alanlar.

- Siz güçten bahsedince ‘Gerçek güç’ kavramı düşüyor zihnime. Güçten neyi kast ediyorsunuz?

Güçten kastım sosyal statü ve yüksek gelirli paketlerin de dahil olması. Dolayısıyla iş hayatında büyüyen şirketler bize bu güç alanını pompalamaya başlayabiliyor. Yani üst pozisyonlarda yüksek gelirler var, sosyal statünüz artıyor, şoförler vb. olanaklar var. Dolayısıyla bir çekim alanı olarak önümüze geliyor.

- Şimdiye kadar hep liderlikten övgüyle bahsedildi, özendirildi. Oysa siz liderliğin karanlık tarafından bahsediyorsunuz. Hatta bu konuda bir de kitap yazdınız “Panorama-Karanlık İçgüdülerden Aydınlığa Liderlik Serüveni” isimli.

Evet, çok uzun süreden beri bu konuyla ilgili çalışıyorum aslında.

- Özellikle bu konuda çalışmanıza ne sebep oldu?

Karanlık üçlü dediğimiz şey aslında adından da belli, karanlıkta kalan taraf. Çok da insanların üzerinde çalışmak istemeyeceği bir konu. Akademisyenler de biraz bu konuya ilgisiz, araştırmacılar da ilgisiz. İki üç tane nedeni var. Birincisi bu konuyu kolay kolay bir yerde satma şansınız yok. Özellikle anlı şanlı liderler dediğimizde kimse kendine bu sıfatların yakıştırılmasını istemez. Hele de bizim ülkemizde. Dolayısıyla bu konuyu firmalara satamama sıkıntısı var. İkincisi bu araştırmalara katılacak kişileri kolay kolay bulma şansımız yok. Kimse kendine bu yaftaların yapıştırılmasını istemez. Dolayısıyla hep karanlık yönde kaldı ama bu bir realite. Sonuçta biz biliyoruz ki bugün lider diye ortaya çıkardığımız yöneticilerin % 50’si başarısız oluyor. Bu % 50 başarısızlığı sadece teknik bilgi yetersizliği veya beceri eksikliği ile açıklama şansımız yok. İnsan bir bütün; olumlu ve olumsuz özellikleriyle davranıyor. Bunları hayatın her alanında yansıtıyor, iş hayatında da yansıtıyor. Demek ki bu başarısızlıkları tetikleyen başka faktör de var. Beni aslında konuyu araştırmaya bu itti. Yurt dışında bu konuda bizden daha fazla kaynak ve araştırma var. Bunları okudukça şimdiye kadar çalıştığım aydınlık ya da karanlık liderlerin de yansımaları oldu. Sebep bunlar.

Kitapta iki bölüm var. Bir; liderliğin karanlık tarafı. Bu karanlık tarafı yazarken kimseyi yaftalamamak için çok fazla kaynağa ve akademik yayına ihtiyaç vardı. Kitabın ilk tarafı da çok fazla referans odaklıdır. İkinci tarafı şimdiye kadar çalıştığım, aydınlık liderlerde gördüğüm özellikleri kendi filtremden süzerek oluşturdum. Bu kısım biraz daha güzelleme şeklinde olduğu için kaynağı bana ait (Gülüşmeler).

- Karanlık tarafı ağır basan liderler kurumuna, bölümüne nasıl zarar verebilirler? İnsanların olumsuz etkileneceği aşikar. Verim kaybı, kar bu durumdan nasıl etkilenir?

Karanlık üçlünün (Makyevelizmin, psikopatinin ve narsisizmin) hepsinin ayrı ayrı ciddi sorun çıkarma potansiyeli var. Çok güzel bir tarafa değindiniz; rakamsal tarafı. Rakamsal tarafı için inanılmaz bir iştahları vardır. Herkesin kolay kolay alamayacağı riskleri onlar rahatlıkla alırlar. Bunun içinde ne vardır; örneğin fanteziye kaçan ürün geliştirmeler, pazarlamalar, şirket alımları gibi. Tüm bunlar finansal olarak şirketleri yıkıma götürebilirler. Diğer tarafta gündelik hayatta bizi nasıl sınavlara tabii tutarlar derseniz ortak özelliklerini söyleyebilirim. Bu kişiler hiç bir zaman karşılarındaki kişinin en ufak bir ihtiyacına bile cevap veremez. Empatiden oldukça yoksundurlar. Karşısındakine verdikleri zararları (bunun içinde kariyer de olabilir, ücret de olabilir, işten atılma da olabilir) zerre umursamazlar. “Farkında değillerdir” demiyorum, yaptıklarının son derece farkındadırlar. Fakat karşısındakine vereceği zararın sonuçlarıyla ilgili en ufak bir vicdan azabı duyma şansları yok. Çünkü bu üçlünün ortak özelliği vicdan duygusundan muaf olmalarıdır. Dolayısıyla bu tavırları nasıl görüyoruz. Hani çok popüler bir konumuz var ya; iş yerinde mobbing.

- Evet mobbing büyük bir problem. Zalimin zulmü ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor.

Şimdi şöyle düşünün; yaptıklarından dolayı karşısındakine karşı en ufak bir vicdani rahatsızlık hissetmeyen, empati yoksunu bir kişi mobbing’in dozunu da git gide artırabilir. İşin daha kötüsü yaptıklarının son derece farkında oldukları için çok sistematiktir bu kişiler. Son derece bilinçli, bir sonraki adımı hesaplayarak arka arkaya gelen adımlar atarlar.


Devamı yarın...