Meğer…

Her zorluk bir armağanla gelir. Karamsarlığın en başta bize, ailemize, ülkemize, insanlığa hiçbir faydası yoktur. Eskilerin dedikleri ve yürekten inandığım gibi “bu da geçer ya hu.” 

Her şey geçici

Neler atlatılmadı ki şimdiye dek; depremler, terör saldırıları, ekonomik sarsıntılar. Bu durum da geçecek. Dileğim ve duam az hasarla ve tez zamanda atlatılması.

Ayrımcılık Yok

Virüs cinsiyet, dil, din, ırk ayrımcılığı yapmıyor. Ona göre kadın erkek aynı. Hıristiyan, müslüman, musevi veya ateist aynı. Sadece yaş ayrımcılığı yapıyor; çocuk ve gençlere toleranslı davranıyor. İşin içinde çocuk ve gençler olunca “pozitif ayrımcılık” diyebiliriz buna.

Kendi bakış açınıza göre içinde bulunduğumuz durumu bir son, bir felaket olarak görebilirsiniz belki. Bana göre ise bu durum çok büyük bir ders, bir düzenleyici. Bizim gerçeğimiz ve asıl gerçekler birbirinden farklı olabilir. Bize vahşi, berbat, çok kötü görünenin ardında ne var acaba? Her şeyin zıttı ile belli olduğu bu alemde cemalin ortaya çıkması için celal de lazım değil mi?

Farkına Vardıklarımız;

Hem bu vesileyle farkına vardık ki; 

  • Meğer sağlığımız ne kadar önemliymiş. Hunharca oradan oraya koşturduğumuz bedenlere iyi bakmak, korumak, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek gerekliymiş.
  • Meğer her gün yaptığımız, hatta yaparken sıkıldığımız rutinlerimiz ne kıymetliymiş; pazara, markete gitmek, sokaklarda dolaşmak, bir yere yetişmek, dolmuş sırasında beklemek, taksiye binmek. 
  • Meğer hayat ne de kısaymış. 
  • Meğer yetecek kadar yiyecek ve az kıyafetle anlamlı bir yaşam sürmek ve yine de fayda yaratmak mümkünmüş. 
  • Meğer insanın sevdiklerine sarılması, birlikte yemek yemesi, diyaloğu ne kadar değerliymiş. 
  • Meğer insan ne aciz ve çaba sarf etme konusunda ne kadar muktedirmiş. 

Bir çok insan için korona virüsü belirsizlik ve kaygı duygusunu da beraberinde getiriyor. Oysa her zorluk bir armağanla gelir. Karamsarlığın dünyaya, insanlığa, ülkemize, ailemize, kendimize hiçbir faydası yok. Gelin bu dönem de fayda yaratalım.

Eskilerin dedikleri ve yürekten inandığım gibi “bu da geçer ya hu.”