“İşte hakiki lider” “Bize de böyle biri lazım” diye düşünüyor pek çok dinleyici. Konuşmacı tevazu gösterisi ile alıyor alkışları.
Bir kongre merkezinin en büyük konferans salonu. Salon ağzına kadar dolu. Sunucu ilk konuşmacının anonsunu yapıyor. Konuşmacının bitirdiği okullar, çalıştığı şirketler, başarı ile görev aldığı projeler ve etkili belagat yeteneği ardı ardına sıralanıyor.
Anons tamamlandığında sahneye alkışlar eşliğinde lacivert takım elbisesinin içinde jilet gibi görünen büyük bir holdingin İnsan Kaynakları Direktörü geliyor.
‘Aman efendim teveccühünüz’ tadında sahneye çıkan İnsan Kaynakları Direktörü, öncelikle kendisi için sarf ettiği güzel sözler için sunucuya teşekkür ediyor. Sonra da konuşmasına başlıyor. Konuya performans yönetiminden giriyor.
Performans Yönetimi
Performans yönetiminin ne olduğu, ne işe yaradığı, performans yönetim sistemi kurabilmek için kurumsal misyonun önemi, ‘balanced score card’, ‘360 derece geribildirim’ gibi performans yönetimi ile bağlantısı olan konulara bir güzel değiniyor. Davudi sesi ile kısa sürede salonu avucunun içine alıyor. Salon pür dikkat onu dinliyor.
İşe Alım
Sonra sıra işe alıma geliyor. Eeee malum İnsan Kaynaklarının olmazsa olmazı. Teknolojik gelişim ile birlikte farklılaşan koşullar ve işe alımda sosyal medya kullanımının önemi ile başlayan konuşma yoğun çalışma temposu ile çalışabilecek adayların seçimi ile devam edip, doğru insanı seçmenin önemine vurgu yaparak bitiyor.
Konuşması sırasında ustalıkla yaptığı esprilerle dinleyenleri güldürmeyi başarıyor. Bir bakıyorsunuz Mevlana’dan, bir bakıyorsunuz Steve Jobs’dan cümleler dökülüyor. Salondakiler bir selin akıntısına kapılmışçasına dinliyor kendisini.
Profesyonel Gelişim
Öğrenen organizasyonlar, kurum kültürü, şirket içinde motivasyonun önemi konularında da bildiklerini döktürüyor. Derken sıra şirket içi gelişime geliyor. Gelişimin önemi ve potansiyel gelişimi için neler yapılabileceğini sıraladıktan sonra, çalışanların gelişimini baltalayan yöneticiler grubunu yererek bitiriyor konuşmasını.
Kah not alarak, kah gözleri dolarak, kah gülümseyerek kendisini dinleyenlere ise artık sadece yürekten alkışlamak düşüyor. Ve yürekten alkışlıyorlar.
“Vay be ne büyük adam” “İşte hakiki lider” “Bizim şirkete de böyle biri lazım” diye geçiriyor içinden pek çok dinleyici. Konuşmacı tevazu ile sağ elini sol göğsünün üzerine koyup, üst bedenini hafifçe öne eğerek alıyor alkışları.
Sahneden indiğinde kendisini tebrik etmek için gelenlerin tebriklerini kabul edip şirkete dönmek için salondan ayrılıyor.
Şirkete geldiğinde kapıdaki güvenlik görevlisinin suratına bakmadan içeri giriyor. Asansörü beklerken kendisine “Merhaba Selami bey” diyen Muhasebe Sorumlusuna, gözlerini yerden kaldırmadan başıyla hafifçe selamlayarak karşılık veriyor.
Kongre merkezine gidip gelerek yarım gününü harcadığı için hemen birikmiş işleri için bilgisayarını açıyor, bir kaç önemli telefon konuşması yapıyor. Öğle yemeğini almak için yemek salonuna iniyor. Hep yaptığı gibi yemek salonundaki uzunca kuyruğun önüne geçerek yemeğini alıyor ve “diğerlerine” bulaşmadan hızlıca bir kenarda yiyip bitiriyor.
Yemekten sonra karşılaştığı üst düzeyden birkaç mevkidaşı ile sohbet edip gülüşüyor.
Not: Tamamıyla hayal ürünüm olan bu hikayenin gerçek kişi ve kurumlarla hiiiiiç ilgisi yoktur !!!