İşte Duygulara Dokunmak

*İşe gittiğimizde yüzümüze bir maske takıyoruz ve kendimizin bir karikatürü haline dönüşüyoruz.

İş yaşamındaki duygular

Ne Derler?

Zayıf görünme korkusu, başkaları ne der kaygısı, “ya alay ederlerse” “ya dışlanırsam” “ya yeterince güçlü görünemezsem” “profesyonelliğimi kaybetmek istemiyorum” türünde pek çok endişe ve benzeri sebepler çoğu zaman iş hayatında duyguların baskılanmasına sebep oluyor. Korkmamalı, paniğe kapılmamalı, öfkelenmemeli, fazla da gülmemeliyiz ve fakat her şeyden de önemlisi ağlamamalıyız. Gerçekten de çalışma hayatı tüm duygulardan arındırılmalı mı?

Adeta bir “ben” yaratıp sonra da “ideal ben"e kendimiz dahil herkesin inanmasını bekliyoruz. “Ben var ya ben tıpkı iş hayatının istediği gibiyim” mesajı verme telaşına düşüyoruz. Başkalarını da kim olduğumuza inandırmaya çalışıyoruz yani. Peki gerçekte kim olduğumuzu biliyor muyuz?

Bir Filozofun Görüşleri

“Değişim Platformu Gelecek Yetenekleri” konferansında konuşan ve aynı zamanda Hayat Okulu’nun kurucusu olan filozof Alain de Botton da bu konuya değinmiş. Konferansta günümüz çalışan profiline ışık tutacak açıklamalar yapmış. Botton’un öne çıkan çarpıcı ifadeleri şöyle;

  • Bugün iş hayatıyla başa çıkabilmek için, duygusal yetkinliklere sahip değiliz.
  • *İşe gittiğimizde yüzümüze bir maske takıyoruz ve kendimizin bir karikatürü haline dönüşüyoruz. Ama gerçekte, profesyonel, rasyonel ve zeki görünmeye çalışarak kendimizi insanlıktan ayırıyoruz.
  • Telefonlarımıza bakıyoruz, bir şeyler yapıyoruz ama duygularımıza hitap edemiyoruz.
  • Düşüncelerimizle baş başa iken, kendi kendimize zaman geçirmekten nefret ediyoruz ve paniğe kapılıyoruz.
  • Bunlar organizasyonlar için felakettir çünkü hiçbirimiz gerçek olaylarımıza dikkatimizi vermiyoruz veya onları yönetmiyoruz.
  • Geleceğin işverenleri bizi duygusal becerilerimiz üzerinde çalışmaya cesaretlendirmeli.
  • Çalışanların artan bir şekilde, empati, dayanıklılık ve ikna etme gibi duygusal becerilerini geliştirmeye ihtiyacı var.

Yazdıklarım People Management dergisinde konuyla ilgili yazılan bir yazıdan alıntı.

Kendi duygularımıza dokunabildiğimizde, sadece işte değil, yaşamımızın herhangi bir yerinde hayatımıza giren insanların da duygularına dokunmak bizi ürkütmeyecek.