Kariyer.net tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, çalışanların üçte biri, deprem riskine karşı taşınmayı ciddi şekilde değerlendiriyor.
Deprem Sonrası Çalışan Düşünceleri
Kariyer.net’in İstanbul ve çevre illerde ikamet eden katılımcılarla gerçekleştirdiği güncel bir araştırma, çalışanların yaşam tercihlerini doğrudan etkileyen önemli bir gerçeği gözler önüne seriyor: Her üç çalışandan biri, deprem riski nedeniyle şehir değiştirmeyi düşünüyor. Bu veriler, yalnızca bireysel kararları değil; şirketlerin insan kaynakları politikalarını da yeniden şekillendirebilir nitelikte. Bu doğrultuda “Afetlerde İK’nın rolü stratejik mi sembolik mi” sorusunun cevabı için, çalışanların geri bildirimleri de önemsenmeli.
Öne Çıkan Bulgular:
- Çalışanların %57’si tedirginlik yaşıyor, kendini güvende hissedenlerin oranı yalnızca %7.
- Marmara’daki çalışanların %35’i deprem nedeniyle taşınmayı düşünüyor. Bu karar, özellikle İstanbul gibi yüksek riskli bölgelerde yaşayanlar arasında yaygın.
- Katılımcıların sadece %38’i iş yerlerinin depreme dayanıklı olduğunu düşünüyor. Bu, kurumların kriz yönetimi ve güvenlik politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor.
- Uzaktan çalışmaya olan talep artıyor. ABD’deki Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre hibrit çalışma ile yıpranma azaldı. Covid pandemisinden bu yana zaten tüm dünyada hibrit çalışma sunan iş ilanlarında rekor artış olduğunu biliyoruz. Deprem kaygısı, esnek ve uzaktan çalışma modellerini daha cazip hale getiriyor. Katılımcıların %70’ten fazlası hibrit çalışma modeline geçmeyi istiyor. Özellikle afet riski yüksek bölgelerde çalışanlar için bu bir tercihten çok bir güvenlik tedbiri olarak görülüyor.
- Katılanların %55’inden fazlası, şirketlerin deprem sonrası aldığı aksiyonları yetersiz buluyor.
Çalışanlar İçin “Güvende Hissetmek” Öncelik
Deprem riski, Türkiye'deki çalışanların hem yaşam alanı hem de iş modeli tercihlerinde belirleyici bir faktör haline gelmiş durumda. Kariyer.net’in sunduğu veriler, işverenlerin sadece maddi koşulları değil, çalışanların güvenlik ihtiyaçlarını da gözetmesi gerektiğini net şekilde ortaya koyuyor.
Bu dönemde kurumlara düşen görev, sadece iş sürekliliğini sağlamak değil; aynı zamanda çalışanlarına güvenli ve hazırlıklı bir çalışma ortamı sunmak. Aksi halde, nitelikli iş gücünü elde tutmak giderek daha zor bir hal alabilir.
