İTO Araştırmasına Göre 3 Kadından 1’i Evde

İstanbul Ticaret Odası’nın son raporu, Türkiye’nin genç kadınlar açısından tehlikeli bir eşiğe geldiğini söylüyor. Eğitimden kopan, işgücüne katılamayan milyonlarca genç kadın, kalkınmanın sessiz kaybı haline geliyor.

Çalışmadığı için evde oturan kadın

Neet Gençler

Türkiye’nin genç nüfusu uzun yıllardır ülkenin en büyük potansiyeli olarak görülüyor. Ancak İstanbul Ticaret Odası (İTO) Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin yayımladığı yeni rapor, bu potansiyelin büyük bir kısmının atıl durumda kaldığını ortaya koyuyor.

Türkiye’deki neet gençler oran olarak hiç de az değil. 4 Haziran 2025 tarihli capital.com.tr sitesinde yer alan habere göre, Türkiye genelinde her 3 genç kadından 1’i ne eğitimde ne istihdamda yer alıyor. Bu oran, yalnızca bireysel bir kayıp değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma açısından da ciddi bir alarm sinyali anlamına geliyor.

Türkiye OECD’de Zirvede

İTO’nun “İstanbul’da Ne Eğitimde Ne İstihdamda Ne Yetiştirmede Olan Gençler (NEİY)” başlıklı araştırmasına göre, 15-29 yaş grubundaki NEİY oranı Türkiye’de %28. Bu oran, OECD ortalaması olan %13’ün iki katından fazla. Üstelik İstanbul’da bile oran %18,6 olarak ölçülmüş durumda. Yani Türkiye’nin en büyük metropolü, fırsatların görece daha fazla olduğu bir şehir olmasına rağmen, tablo hâlâ karanlık.

Raporun proje yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Fatih Aysan, İstanbul’daki 15-24 yaş arası gençlerin sayısının 2,3 milyon olduğunu belirtiyor. Bu, kentin nüfusunun yaklaşık %15’ine denk geliyor. Ancak bu gençlerin önemli bir bölümü iş hayatına veya eğitim sistemine entegre olamıyor.

Kadınlar İçin Ev ve İş Çifte Yük

Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, kadınların yüksek oranda NEİY statüsünde olması. Yani, genç kadınların üçte biri ne okuyor ne çalışıyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet rolleriyle doğrudan ilişkili. Toplumdaki geleneksel kadın-erkek rolleri, düşük ücretler ve olumsuz çalışma koşullarının kadınların işgücüne katılımını sınırlıyor.

Biliyoruz ki kadınların zihinsel yükü evlilikle tırmanıyor. Bu da genç kadınların hem eğitim hem de iş yaşamında kalıcı bir yer edinmesini zorlaştırıyor.

Rapora göre, hiçbir resmi okulu tamamlamayanlar arasında NEİY oranı %69’a kadar çıkıyor. Bu, eğitim sistemindeki yönlendirme ve fırsat eksikliğinin somut bir göstergesi. Gençlerin çoğu, sistemin onları desteklemediğini, mesleki yönlendirme ve deneyim fırsatlarının yetersiz olduğunu ifade ediyor.

Politika ve Destekler Yeterli mi?

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, sosyal yardımların eğitim ve beceri programlarına katılımla ilişkilendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yani, devlet destekleri sadece geçim odaklı değil, istihdam odaklı hale gelmeli. İşverenler için vergi indirimleri, maaş destekleri veya sigorta prim muafiyetleri gibi teşviklerin de genç istihdamını artırmada önemli bir araç olabileceği ifade ediliyor.

Bu yılın başında Çalışma Bakanlığı kadın istihdamı için yeni projelerin devrede olduğunu açıklamıştı. Görünen o ki bu projeler yetersiz. Çünkü mevcut veriler, uygulanan politikaların sahada yeterince etkili olmadığını gösteriyor. Özellikle kadınlar özelinde sosyal destek ve istihdam teşvikleri daha kapsayıcı hale getirilmedikçe tablo değişmeyecek gibi duruyor.

Gerçek Eşitlik İçin Ne Yapılmalı?

İş hayatında kadınlar için fırsat eşitliği yok. Ancak bu bir kader değil, değiştirilebilir bir yapı. Toplumun tüm paydaşları —devlet, iş dünyası ve sivil toplum— bu konuda ortak bir strateji geliştirmedikçe, her 3 genç kadından 1’inin evde kaldığı bir ekonomi sürdürülebilir olamaz.

Sorunun çözümü için temel olarak:

  • Kız çocuklarının eğitimine erişimi artıracak bölgesel teşvik programları uygulanmalı.
  • Mesleki eğitim merkezleri genç kadınlar için daha cazip hale getirilmeli.
  • Kadınlara yönelik uzaktan çalışma modelleri ve esnek istihdam fırsatları yaygınlaştırılmalı.
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri hem işverenlere hem de ailelere yönelik olarak genişletilmeli.

İTO’nun raporu, sadece istatistikleri değil, Türkiye’nin geleceğine dair sosyoekonomik bir gerçeği de ortaya koyuyor. Genç kadınların eğitim ve istihdamdan uzak kalması, sadece bireysel bir kayıp değil, ülke ekonomisi için de önemli bir risk.