Kurumsal İç İletişimin Püf Noktaları

Yöneticiler, liderler, iletişim ve insan kaynakları profesyonelleri için harika bir kitap tavsiyem var. İdil Türkmenoğlu’ndan “Kurumsal İç İletişim”

İdil Türkmenoğlu'nun 'Kurumsal İç İletişim' kitabı.

Mesajı Doğru Verebiliyor muyuz?

Neticede yazdığımız e postanın da, hazırladığımız toplantı notlarının da bir mesajı olduğunu düşünürsek, aslında kitap çalışma hayatı içinde olan herkese hitap ediyor. O yüzden mutlaka alıp okuyun derim. Her İK çalışanı bir iletişimci olmalı diyorsak, insan kaynakları çalışanlarının mutlaka okuması gerekir. 

Kitap sadece yapılan yanlışları sıralamıyor, aynı zamanda neler yapılabileceği konusunda öneriler getirerek kurumların gelişimine katkı sağlayacak bir çalışma niteliği de taşıyor. Bizden örneklere yer verilen kitabın iç sayfaları renkli resimli ve ferah hazırlanmış. Bir çırpıda okunup bitiveriyor.

Kitaptan Alıntılar

İster yazılsın çizilsin, ister söylensin tartışılsın, her söylenenin / yapılanın / konunun bir mesajı var. Çalışanı gerçekten kaynak olarak görmek için mesajları doğru vermemiz gerekir. Peki biz mesajı doğru verebiliyor muyuz? Karşı taraf nasıl anlıyor? Ne hissediyor? Buyurun size kitaptan bazı alıntılar: 

  • İnsanlara (adaylara, çalışanlara, yöneticilere) değdiğimiz her noktada izler bırakırız. Bu izlerin her biri ayrı bir mesaj taşır.
  • Birleşme, satın alma, yeni ortaklık, ya da yeniden yapılanma olduğunda bu durumu çalışanlara anlatmak, destek olmak, bu işi kolaylaştırmak zorundasınız. Bu işlerin sonunda çalışanların ne hissetmelerini, ne yapmalarını, ne yapmamalarını istiyorsunuz? 
  • İç iletişim dergisini okuyan bir çalışan ne bilmeli, ne hissetmeli, ne yapmalı? 
  • Şirketlerin başvuru formlarını inceleyin, size çok şey söylerler. 

İşi hallettirmek için duyguları ihmal etmeye gerek olmadığını vurgulayan Türkmenoğlu, iletişimde sade bir dil kullanmanın da emek istediğinin altını çiziyor. Yani işte duygulara dokunmaktan da çekinmemeliyiz. 

Son sözü yine kitaptan bir alıntı ile bitirelim: “Kuralları değiştirmek tek başına yeterli olmuyor. Yazılı olan veya olmayan kuralları davranışlarla göstermek de çok önemli bir adım.”