Yıllık iznini bu tatilin sonuna ekleyen çalışanların dışındakiler tatilden döndü. Ancak işe dönüp de hala tatilden kopamayanlar da var.

Uzun Tatil Bitti
Uzunca bir tatilin ardından iş başı yapıldı. Özel sektörde dokuz günlük tatil yapan bir azınlık var tabii ama çoğunluk daha az az tatil yaptı. Malum yarım günü ücretli izin verememek çalışanın tatilini kısalttı. Ancak nihayetinde, nöbeti, vardiyası, çalışma mecburiyeti olanlar dışında özel sektör çalışanları da 4-5 günlük bir tatil yaptı.
Memleketlere, yazlıklara gidildi, akrabalarla hem hal olundu, memleketin güzel yerleri gezildi, dost sofralarına oturuldu, arkadaşlarla eğlenildi, yüzüldü, akşam gezmeleri yapıldı. Ama bitti. Yıllık iznini bu tatilin sonuna ekleyen çalışanların dışındakiler döndü. Ruhen dönüldü mü orasını bilemem ama fiziksel olarak dönüldü; herkes ofisinde, sahada veya evden çalışmasına geri geldi. Peki zihinler de dönebildi mi?
Post Tatil Sendromu
Ancak bazılarımız da hala kopamadı tatilden. Ofise dönüşle birlikte klasikleşmiş ritüeller de başladı: Kahve makinesi önünde sıraya girip tatilde ne yaptığıyla ilgili "çok bir şey yapmadım ya" diye başlayıp ardından yarım saatlik bir anı maratonuna girenler, masa başında Google Haritalardan hâlâ gittiği koylara bakanlar, bilgisayar başında ‘çalışıyor gibi’ yapıp tatilde çektiği fotoğrafları seçenler.
Anlayacağınız ofise döner dönmez “mental tatil uzatma” moduna geçmiş olanlar pek de az değil. Takvime göz gezdirip bir sonraki resmi tatili hesaplayanlar, yıllık izin hakkını Excel’e dökenler ve “Acaba kışın kayak tatili mi yapsam” diye planlara dalanlar, tatilin ruhunu yaşatmaya devam ediyor. Bu durum “Post-tatil motivasyon boşluğu” ya da "Post tatil sendromu" olarak da tanımlanıyor. Kısaca tatil sonrası işe (veya günlük rutinlere) dönerken yaşanan motivasyon kaybı ve isteksizlik diyebiliriz. Yani zihinsel olarak hâlâ hamakta yatıyorsanız, tek değilsiniz.
Tatil dönüşü sendromu, özellikle iş-özel yaşam dengesini tam kuramayan çalışanlarda daha yoğun yaşanıyor. Tatilde gevşeyen zihin, sabah alarmına, trafik stresine ve mail kutusunda biriken yüzlerce mesaja hızla adapte olamıyor. Bu da motivasyon düşüklüğünden odaklanma sorunlarına kadar birçok etkiyi beraberinde getiriyor.
İşverenlerin, bu geçiş döneminde çalışanlara biraz daha esnek yaklaşması, iş verimini artırmak açısından faydalı olabilir. Geçiş sürecinde mikro hedeflerle işe adapte olmak, küçük molalarla odaklanmayı artırmak da iyi bir başlangıç olabilir.
Zihinler Hala Tatilde mi?
Neyse ki bu geçiş süreci genellikle birkaç güne kalmadan normale dönüyor. Tüm bunların yanı sıra;
- Geldiği gibi yeni hedefler yüklenen,
- Müşteri şikayetleriyle boğuşmaya başlayan,
- Tatil öncesi ertelediği işleriyle baş başa kalan,
- Toplantılardan kafasını kaldıramayan (ki toplantıların hepsi gerekli midir, o da ayrı bir konu),
- Tatil dönüşü ara performans değerlendirmesiyle karşılaşan,
- Yoğun temponun içine atlayan, tek kişilik maaşla üç kişilik iş yapan
- çalışanlar da var.
Herkese kolay gelsin. Bir yerde okumuştum; ‘En çok tatile ihtiyacı olanlar tatilden yeni dönenlerdir’ diye. E doğruluk payı var galiba.