Çocuk İşçiler: Geleceği Çalınan Nesiller

Oyun oynaması ve eğitim alması gereken milyonlarca çocuk, yaşamlarını tehlikeli işlerde çalışarak sürdürüyor. Geleceği çalınan çocukların oluşturacağı toplum ne kadar sağlıklı olur?

İşçi olarak çalışan çocuk.

Çocuk İşçiliği

Teknolojinin ve refahın gelişimiyle insanlık büyük ilerlemeler kaydetti. Ancak bu ilerlemeler, çocukların emeğiyle inşa ediliyorsa ne kadar anlamlı?

En kısa anlatımla çocuk işçiliği: masumiyetin sömürülmesi. Dünyada milyonlarca çocuk, en temel haklarından mahrum bırakılarak çalışmaya zorlanıyor. Çocukların elinden alınan eğitim, sevgi ve oyun, yalnızca onların değil, toplumun geleceğini de karartıyor. Çalışmak zorunda kalan / bırakılan çocuk işçiler: güzel ülkemin kanayan yarası.

Konuyla ilgili 2 Aralık 2024 tarihli Anadolu Ajans’a ait aa.com.tr sitesi “modern köle” kavramını ele almış. Site, modern köle sayısının 50 milyonun üzerinde olduğunu yazıyor. Haber özetle şöyle:

Dünyada 160 Milyondan Fazla Çocuk İşçi, Modern Köle

Modern köleliğin en savunmasız, kötü ve acımasız çağdaş formlarından birini oluşturan çocuk işçiliği, dünya genelinde hızla artmaya devam ediyor.

Çocukların silahlı çatışmalarda kullanılması, çocuk ticareti ve kaçakçılığı ve zorla çalıştırma gibi eylemleri çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri olarak tanımlanıyor.

ILO ve BM Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) raporlarına göre, dünya genelinde 5-17 yaş aralığında 160 milyondan fazla çocuk işçi bulunuyor.

Dünyada her 1000 kişinin yüzde 5,4'ü modern köleliğin kurbanı iken her 4 kurbanından birini çocuklar oluşturuyor. Bu çocukların yaklaşık 80 milyonu özellikle tarım, maden ve tekstil gibi tehlikeli ve ağır şartları olan işlerde çalıştırılıyor.

Dünya genelinde göçmen konumuna düşmüş yaklaşık 30 milyondan fazla çocuk insan ticareti ve cinsel kölelik tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor.

Ülkemizde 3 Gençten 1’i Okulu Bırakıyor

22 Aralık 2024 tarihli sozcu.com.tr sitesi ise Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından hazırlanan 2023 Türkiye Gençlik araştırmasını değerlendiren Dr. Gamze Akkuş İlgezdi’nin görüşlerine yer verdi. İlgezdi özetle şöyle diyor:

"Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre lise çağındaki gençlerimizin yaklaşık yüzde 31’i maddi zorluklar sebebiyle eğitime veda etmiş. Bu tablo vicdanı olanları derinden sarsması gereken bir sorun. Bu sorun bireysel bir sorun değil, toplumsal bir yaradır. 

Çocuklar maddi yetersizlik nedeniyle okullarını bırakmak zorunda kalıyor. Eğitimi bırakan çocuklarımız bugün okullarında kalem tutmalı, bilgiyle güçlenmeliydi. Ama ne yapıyorlar? Ailesine destek olmak için ağır işlerde çalışıyor ya da çaresizlik içinde evde oturuyor."

İlgezdi’nin yorumuna ilave, zorunlu eğitim çağındaki çocukların tarlalarda çalıştığını da biliyoruz.

Çocuk İşçiliği Ruhları da Tüketir

Yakın zamanda Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü tarafından "Çocuk Hakları Bağlamında Çocuk İşçiliği” konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyumda konuşan OMÜ Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ercümend Ersanlı, "Çocuk işçiliği, sadece fiziksel yük değil, ruhları da tüketen bir karanlıktır. Bir çocuğun okul yerine işyerine gönderilmesi, onun yalnızca bir gününü değil, tüm hayatını çalar. Çünkü çocukken alınamayan eğitim, oynanamayan oyunlar, hissedilemeyen sevgi, bir ömür boyu eksik kalır.

Ersanlı’nın görüşlerine katılmamak mümkün değil. Ancak önemli olan bu konuda ne yaptığımız. Çalışmaya mecbur bırakılan yavrularımız için ne yapıyoruz?