Bilim İnsanları 9-5 Çalışmayı Savunuyor

Bilim insanları düzenli mesai saatlerinin çalışan sağlığı üzerindeki etkisini inceledi. Sonuçlar, esnekliğin her zaman avantaj olmadığını ortaya koyuyor.

9-5 mesai saatleriyle çalışanlar

9-5 Mesaisi Geri mi Dönüyor?

Uzun çalışma saatlerinin verimliliği artırmak yerine sağlığı bozduğuna dair kanıtlar giderek artıyor. Örneğin haftada 55 saat çalışmak ömürden 9 yıl çalıyor. Son olarak, New York Üniversitesi tarafından yapılan ve Sözcü gazetesinde yayımlanan bir araştırma, geleneksel 9-5 mesaisinin hem fiziksel hem de zihinsel sağlık açısından düşündüğümüzden çok daha faydalı olabileceğini iddia ediyor.

Yeni kuşak esnek saatler isterken, bu çalışmayla bilim insanları geleneksel mesai saatlerine dönüş çağrısı yapıyor. Nedenine bakalım.

Araştırma Ne Diyor?

Sözcü gazetesinin haberine göre New York Üniversitesi’nde bilim insanları genç yetişkinlik dönemindeki istihdam alışkanlıklarının, 50 yaşına geldiklerinde uyku, fiziksel veya zihinsel sağlıkla bağlantılı olup olmadığını görmek için 7.000'den fazla kişiyle ilgili verileri analiz etti. Bu çalışmaya göre, sabah 9 ile akşam 5 arasındaki düzenli mesai saatleri, insan vücudu ve zihni için en uygun olan saat dilimini oluşturuyor. Bu saat aralığında çalışan kişilerin stres seviyeleri daha düşük. Uyku kaliteleri ise düzensiz saatlerde çalışanlara kıyasla daha yüksek.

Araştırmaya göre gündüz saatlerinde değişkenlik içeren iş düzenleri olan kişilerde aşağıdaki belirtiler görülebiliyor:

  • Günde daha az saat uyuma ve daha düşük uyku kalitesi
  • Daha düşük fiziksel ve zihinsel işlevlere sahip olma
  • 50 yaşında kötü sağlık ve depresif belirtiler

Bu belirtiler düzenli mesaisi olan 50 yaşındakilere göre daha yüksek.

Vardiyalı Çalışmak Beyne İyi Gelmiyor

Habere göre araştırmacılar, geleneksel saatlerin dışında çalışmanın sirkadiyen ritim (iç vücut saati) ile etkileşime girerek insanların kaliteli uykuyu kaçırmasına neden olduğunu ve bunun da beyni etkileyebileceğini öne sürdü.

Araştırmadaki bu bilgiler “Gece vardiyaları bilişsel kayba yol açabilir” başlıklı yazımızı destekler nitelikte.

Sözcü gazetesindeki haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

9-5'in Psikolojik Üstünlüğü

Sabahları işe başlama ve akşamları işi bitirme arasında kurulan düzenli ritüel, yalnızca fiziksel sağlık açısından değil, aynı zamanda psikolojik denge için de büyük önem taşıyor. Özellikle uzaktan çalışanlar ya da freelance iş modeline sahip olanlar için iş-özel hayat dengesi ciddi şekilde bozulabiliyor.

Günün başlangıcını ve sonunu net olarak belirleyen bir yapı, bireylerin yaşam kalitesini artırabilir. Bu da motivasyonu ve iş verimini olumlu etkiler.

Esnekliğin Bedeli Ne?

Pandemiyle birlikte popülerleşen “çalışma saatlerinde esneklik” politikaları, başlangıçta özgürleştirici bir adım gibi görünüyordu. Ancak esnekliğin sınırlarının belirsiz olması, çalışanlarda tükenmişlik sendromunu artırdı. Bu durumdan en çok etkilenen grup kadınlar oldu. “Pandeminin jonglörü çalışan kadınlar” başlıklı yazıda evden çalışma düzeninin kadının omuzlarına yüklediği ağırlık anlatılmıştı.

Günün ne zaman başladığı ne zaman bittiği belli olmayan bir iş modeli, üretkenliği artırmak bir yana, zihinsel dağınıklığı da beraberinde getirebilir. Bu da uzun vadede verim kaybına ve çalışan bağlılığında düşüşe yol açar.

9-5'e Dönmeli Miyiz?

Teknoloji her ne kadar zamandan bağımsız çalışmayı mümkün kılsa da insan fizyolojisi sabit bir ritimden yana. Esnekliğin çalışanlara büyük bir özgürlük tanıdığı aşikar. Ancak görünen o ki bir günden bir güne savrulan düzensizlik şeklinde bir esneklikten ziyade, yapılandırılmış bir esneklik daha çok hizmet edeceğe benziyor.

Daha uzun saatler değil, daha düzenli ve verimli çalışma modelleri dikkate alınmalı. Birçok çalışanın hayatına özgürlük getiren esnek çalışma saatleri yukarıdaki veriler doğrultusunda tekrar yorumlanarak uygulanmalı.